28 Mayıs 2010 Cuma

KUMKAPI


İstanbul farklı eğlenceleri, farklı kültürleri barındıran bir yer. Her köşesinde eğlencenin tadı, biçimi değişiyor. Bu kez Kumkapı'dayız. Rakı-Balık keyfi için eğer deniz olmasa da olur yeter ki eğlenelim, damak zevkimize bakalım diyorsanız adresiniz her zaman Kumkapı olsun. İnsanlar konuştukça nereleri tercih ettiklerini sordukça Kumkapı'ya hala gitmeyenlerin çok şey kaybettiğini düşünmeden edemiyoruz.

Kumkapı, başta turistler olmak üzere eğlence insanlarının yeri. Sokak boyunca sıra sıra uzanan restoranlardan gelen çatal bıçak ve kadeh tokuşturma sesleriyle girdiğiniz Kumkapı'da eğer baştan tercih ettiğiniz bir mekan yoksa istediğiniz her yere oturabilirsiniz. Genelde her yer birbirinin aynısı. Bu arada İstanbul'un en iyi rakı-balık restoranı olarak değerlendirilen Kör Agop'un da Kumkapı'da olduğunu belirtmeden geçmeyelim.

Bizim tercihimiz ise henüz adını hatırlayamadığım bir yerdi. Öz'le başlıyordu hatta Hoşseda restaurantının hemen yanındaydı fakat içkinin ve kadının vermiş olduğu rahatlıktan dolayı mekanın adına dikkat etmemişiz. Ama söz en yakın zamanda hatırlayacağım, olmadı gidip bakacağım...

En merak edilen unsur genelde fiyatlar oluyor. Kumkapı genelinde fiyatlar aynı sayılır.

*Dışarıda 17.5 TL'den satılan ufak rakıları mekanlar 35 TL'den açıyor.

* Balıklar 15 ile 30 arasında. Genelde tercih edilen Levrek ve Çupralar 15'er TL'den satılıyor.

* Ortaya gelen mevsim salatası ve tercih ettiğimiz 3 çeşit meze ile ödediğimiz toplam fiyat 95 TL. Üzerine 10 TL de garsoniyer alıyorlar. Meyveler sanırım şirketten...

Yani iki kişilik bir yemek size ortalama 100 TL'ye patlıyor. Fakat Kumkapı eğlenceleri genelde kalabalık gruplarla daha güzel oluyor. Böyle durumlarda arayıp rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ediyorum...

Saygılar

SWİSS OTEL THE BOSPHORUS - MAÇKA


İstanbul'un otelleri, geceleri, partileri, organizasyonları, davetleri... Türkiye Spor Yazarları Derneği Ödül Töreni için İstanbul'un en gözde otellerinden biri olan Swissotel'deyiz. İstanbul'un ilk lüks otellerinden biri olan SwissOtel son yıllarda partilere ve ödül törenlerine ev sahipliği yapmaya başladı. Hem mevkiisi hem de büyük salonlarıyla son derece uygun olan SwissOtel, Maçka'da HiltonPark'ın sırasında bulunuyor.

Swiss Otel bu tip geceler için genelde Fuji salonunu tercih ediyor. Böyle kusursuz bir oteli anlatmaya gerek yok. Genelde iş adamlarının kalmayı tercih ettiği bu otelde kalmamızın gereksiz olduğunu düşünerekten sözlerimize noktayı koyuyoruz. Gittik, gördük mü, gördük, o zaman yeter.

Swiss Otel'de yemek yemek ve eğlenmek isteyenler için ek bilgi verelim bari:

Swiss Otel'in sitesinden aldığımız bilgiler:
On farklı restoran ve barları ile misafirlerimize uluslararası mutfaklardan seçenekler sunmaktayız. Café Swiss uluslararası yemek seçenekleri (kahvaltı, öğle ve akşam yemeği büfeleri), Chalet Restoran İsviçre yemekleri, Gaja Restoran eşsiz boğaz manzarası ile modern dünya mutfağından örnekler, Miyako gerçek Japon geleneğinin sadeliğini, Naz Restoran geleneksel Türk yemeklerinin tadını misafirlerimize sunmaktadır.

Lobi’de Les Ambassadeurs Bar ve 16. katta Gaja Sky Bar yer almaktadır. Oasis yaz aylarında havuz başında barbekü ve snack imkanı sunarken otelin girişinde yer alan Swiss Gourmet' de ise ev yapımı çikolatalar, reçeller, pasta ve kekler bulunmaktadır.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

ERBAP CAFE - ÇENGELKÖY

Bu mekan denizin hemen ötesinde olsa adı Erbap olur muydu? Bebek, Arnavutköy, Rumeli hisarında denize sıfır mekanların isimlerini düşünün, bir de burayı. Arada motorla sadece 5 dakikalık bir mesafe var. Eğer burası Avrupa yakasında olsa bu tip garsonları barındırabilir miydi? İstanbul'un iki yakasının sahil şeritleri arasında inanılmaz fark var. Profiller farklı, mekanlar farklı, insanların yürüyüşleri farklı, bakışları farklı... Ama çözüm yok. Reklamda da dediği gibi 'Burası İstanbul Annecim'

Çengelköy'e sık gider olduk. Mekanları da dolaşıyoruz tabii sizler için. Süper Baba'dan tanıdığımız Çınar altı'nın hemen üstü. Merdivenden yukarıya çıkıyorsunuz sizi eşsiz bir manzara bekliyor. Normal zamanlarda burada sigara içilebiliyor ama 'brunch' zamanı sigaraya yasak var. Adaya gitme planlarının yapıldığı bir Cumartesi günü kalabalıktan dolayı yolumuz buraya düştü. Sanki yol üzerindeymiş gibi :)

Açık büfe kahvaltılar aslında bir para tuzağı... Kız arkadaşınız muhtemelen az yiyen birisidir. Bir dilim peynir, 3 tane zeytin, 2 dilim kepekli ekmek, bir yumurta, ufacık bir tereyağı hadi belki de reçel, 10 gr... Fakat sadece bu yiyecekler için ödenen miktara sinirlenmemek elde değil. Rotanız cimrilik olmasın. Ama insanları da zengin etmeyin hani...

Burada 25 Tl ödedik kişi başı bir açık büfe için. Tamam verelim. Sorun değil. Ama bari hakkını verin. Ne açık büfeler gördük, 10 çeşit peynirler, 10 çeşit zeytinler, sucuklar, menemenler, ne ararsanız... Ama ya burada. Maalesef...

Erbap Cafe'ye fazla yüklendik. Muhteşem manzarasının bir tercih nedeni olduğunu, tiryakiler için sigara içilebildiğini, yol üzerinde ama sessiz olduğunu belirtelim de ne olursa olsun hakkını da verelim...

Saygılar efendim

RUMİ - BEŞİKTAŞ


Eleştiriler geliyor, hep Taksim, Şişli, Beşiktaş diye hayıflananlar hatta dalga geçenler bile var :) Ama maalesef yine Beşiktaş'tayız. İstanbul'un en güzel semtlerinden birinde... Beşiktaş Çarşı'da devasa bir restaurant. Toplam 5 katı var. Ama niye? Bence gereksiz. Fazla masraf. Hiçbir zaman dolu olduğunu görmedim. Buraya 1 kat bile yeter, hadi 2 olsun... Konya'nın etli ekmeği meşhurdur. Hani o pideye benzeyen. İlk etli ekmek merakımı dindirmek için ilk açıldığı sıralarda buraya uğramıştım, 2 sene önce... Ama beğenmemiştim, lezzetinden dolayı değil merakımı dindiremediğinden...

Ve geçtiğimiz günlerde yine uğradım bir tavsiye üzerine. Amacımız bu kez Tantuni yemekti. Hayatımın ikinci tantunisi, kısmet burasıymış. Rumi, kalite açısından, servis açısından, müşterilere yaklaşım açısından Beşiktaş Köyiçi'nin en iyi mekanlarından... Garsonların gereken kibarlığı memnun edici. Tantuni'yi bana aşılamak için birebir. Tadı leziz, ambiansı güzel. Fiyatlar da Beşiktaş için son derece uygun. Çeşitli menüleri var. Ortalama 9 TL... Ben ise 2 tantuniye (biri sandviç diğeri dürüm) toplam 13 TL ödedim. Memnun da kaldım. Beşiktaş'ta tantuni yemek isteyenler burayı tercih edebilir...

Rumi İstanbul'da birçok şubesi bulunan bir zincir...

SUBWAY - CEVAHİR AVM - MECİDİYEKÖY


Annemle gitseydim, bu sandviçlere bu kadar para vermemi istemezdi, verdirmezdi, baştan söyleyeyim... Aynısı evde de yaparız der, uzaklaştırırdı, bilirsiniz anneler işte...

Schlotzky olmadı, Subway'e gittik. Bir Pazar öğleni, geceden kalmışlığın verdiği o mahmurlukla hafif birşeyler tüketelim isterken önce Schlotsky'yi istedik, uzak gelince yolumuzun üzerindeki Subway'd aldık soluğu... Subway Cevahir Alışveriş Merkezi'nde merkezi bir noktada sandviçlerini sunuyor müşterilerine... Birbirinden farklı leziz sandviçler özenle hazırlanıyor, çalışanlar istekli belli ki mutlular, hissettiriyorlar... Subway ve Schlotsky bu alanda en iyiler. 15 cm ve 30 cm'lik iki ekmek versiyonu, Parmesanlı kekikli, susamlı, kepekli 3-4 yine ekmek versiyonu ile her damağa hizmet veriyorlar. Birbirinden farklı sandviç çeitleri var. Ama en çok tercih edileni, benim de istediğim Tavuk Teriyaki. Deneyin mutlu kalacaksınız. Diğer tercihimiz ise Subway'di. Biri sıcak diğeri ise soğuk... İstediğiniz malzemeyi sınırsız koydurabileceğiniz Subway'de fiyatlar ve menülerde fena değil. Aslında evde daha ucuza kapatabileceğiniz sandviçler tembel bekarlar için birebir. eğer buraya annem ile gitseydim inanın bana bu sandviçe para vermemi istemezdi. Bilirsiniz, anneler işte...

Burada 30 cm'lik sandviçin bulunduğu menüler genelde 12-15 TL arasında değişiyor. Menüde bir kola var (teneke kutu) bir de ya cips yada kurabiye. Cips dediysem Lays,kurabiye dediysem cookie... Tercihim kurabiye oldu ve parmaklarımı yedim, inanın... Tabii o dev sandviçten sonra o kurabiyeler anca gece yenebiliyor.

Vedat Milor yapalım bir de:
Ambians: *** (AVM'leri pek sevmem)
Lezzet: ****
Fiyat: ***

Saygılar efendim...

14 Mayıs 2010 Cuma

PİKNİK KÖFTE - TAKSİM


Köfte Balkanlardan gelmiş mutfağımıza... O kadar çok çeşidini üretmişiz ki daha sonraları. Akçaabat Köftesi, Sultanahmet köftesi, İzmir köftesi, Edirne köftesi... Neredeyse her bölgenin kendine has köftesi var. Fakat hani o McDonalds, Burger kıvamına gelen köftecileri beğenemedim gitti. Sultanahmet köftesi hiçbir özelliği yok,Akçaabat Köftesi ağzımıza daha layık derken gelelim mekanımıza. Konumuza başladığımız gibi bu seferki adresimiz bir köfteci. Taksim'de Piknik köfte. Daha önce paket servisle çokca tükettiğimiz Piknik Köfte artık bana eski tadını vermiyor. Beyoğlu'nda Galatasaray Lisesi'nin hemen sırasında bulunan Piknik Köfte'den yayılan kokular ve dumanlar bizi itti buraya. Kaşarlı köfte ve sade köfte siparişlerimiz 10 dakika içerisinde geldi de nasıl geldi. Köftenin yanında olması gereken söğüş veya bol soğan yoktu. Onun yerini patates kızartması almış. Gerek yok. Domates bile yok.

Köfteyi bir zevk olarak yemek istiyorsanız soluğu lütfen esnaf lokantalarında alın. Bırakın fabrikasyon bir şekilde çıkan köfteleri. Geceden karısının evde hazırlayıp öğlen adamın sattığı yerleri tercih edin eğer bir zevk insanıysanız. Pis filan demeyin gidin bilindik seyyar köftecilere... Size iki adres vereyim. Biri Beşiktaş Ihlamurdere Caddesi üzerindeki köfteci, diğeri de yine Beşiktaş'ta TV8 binasının yakınında bulunan Fulya'ya uzanan yolda bulunan köfteci... Hani akşamları önünde en az 10 tane araba bulunan o seyyar köfteci...

Unutmayın yemek bir zevktir, ama köfte apayrı bir zevktir. Bu arada Muğla köftesi hala İstanbul'da yok. Girişimciler harekete geçsin çünkü bu ülke sever yağlı yiyecekleri. Köşeyi dönersiniz benden söylemesi...

NOT: Öte yandan Taksim civarında 4 şubesi bulunan Piknik Köfte'nin sahiplerinin Boşnak olduğunu ve buranın Boşnak restoranı olarak kurulduğunu da ek bilgi olarak sizlere aktarayım...

BODEGA MEY HOUSE CAFE - TAKSİM

Aldanmayın ismine. Öyle şaşalı gibi görünebilir ama hiç de öyle değil, mütevazı... Hani Beyoğlu'ndan girdiğinizde ilk sağda cafeler sokağı vardır ya. İste hemen orada. Yorulduk, hemen bir yere girip oturalım deyince soluğu hemen ilk sokakta, Bodega Mey House Cafe'de aldık. Birer bira, ama en hızlısından. Bir dakika bile sürmüyor gelmesi. Anlaşılan servis iyi. Lavaboya giderken farkettim ki daha önce yolum buraya düşmüş. İçerideki o duvara monte edilen şarap şişelerinden anladım. Güzel bir dizayn ama sezon gereği tabii ki boş. Fakat farkındalık yarattığı da gerçek. Biralar 6 TL. Çerezler sanırım ikram... Bu arada mekanın kitlesi biraz farklı. Dışarıdaki masalarda oturan tipler farklı, genç bulmak zor, bulsanız da yüzüne bakmanız zor. Buranın acilen konsept değiştirip belli bir kitleye hitap etmesi gerekiyor. Yoksa hep oldukları yerde kalırlar... Saygılar. Bu arada Mey House Cafe de bu mekan için gerçekten çok iddialı...

6 Mayıs 2010 Perşembe

ÇINARALTI - ÇENGELKÖY






Pazar kahvaltıları meşhurdur. Öyle herkesle de gidilmez. Özel insanlar seçilir, rahat yerler tercih edilir, menemen, sucuk, omlet olmazsa olmazlarıdır bu kahvaltıların. Bu arada, menemen demişken. Bir zamanlar neredeyse her hafta sonu uğradığımız bir yer vardı Çengelköy'de. Hani o unutamadığımız Süper Baba dizisinde Fiko'nun devamlı uğradığı kahve. Denize sıfır, ufacık teknelerin gözünüzü renklendirdiği yer... Muhteşem diyebileceğiniz manzarası, o zamanlar bana güzel gelen menemeniyle favorilerim arasında baş sıraya oturan Çengelköy'deki Çınaraltı aradan geçen 2 yıl sonunda büyük olan beklentilerimi boşa çıkardı. Önüme gelen bol salçalı menemeni bir kenara bıraktım, kurumuş ekmekleri yerler mi diye düşünerek ayaklarımın altında gezen kedilere attım. Bu kadar isyan, büyük beklentilerimin sebebi. Ya has menemeni yapmayı ben öğrendim yada onlar 'Bu kadar para yeter' dediler. Bu arada menemenin içinde ne vardı sizce? Veya şöyle sorayım bir menemenin içine ne konur? Çınaraltı'na göre sadece domates ve yumurta. Haa bi de bol biber salçası...

Eski günlere saygımızdan dolayı Çınaraltı'nı yine de tavsiye ediyorum. niye? Çünkü mekanın dışında bulunan pastanelerden böreklerinizi alabilir, isterseniz evinde hazırladığınız menemeni bile buraya getirebilirsiniz. Her türlü yiyecek getirmek serbest ama içeçek asla. Bunu duvara yazdıkları dev ilanda da belirtmişler. Börek neyse de evden birşey getirmeyin yine de. hiç hoş görünmüyor. Benden tavsiye... Saygılar efendim...

ÇEŞİTLİ NOTLAR:
* Yaşı tam olarak belirlenemeyen ama 800 olduğu tahmin edilen bu ulu çınar yüz yıllardır gölge verir Çengelköye… Yüzyılın başından 1960 kadar balıkçıların altında ağ ördüğü bu ulu çınar 1967 den itibaren gölgesinde çay içilen bir liman kahvehanesine komşuluk etmeye başlamıştır.

MEKANIN DUYURUSU: Bir başkadır çınar altı sabahın ilk ışıkları ile canlanan boğazın en güzel seyir ve kahvaltı yeridir. Hele o eşsiz çayı ve manzarası yok mu deymeyin gitsin. Martı cıvıltıları ve vapur düdükleri arasındaki bu kahvaltı dünyanın hiçbir yerinde bulunmaz. İşte bu Tarih fışkıran mekanı bir kez ziyaret ettiniz mi bir daha ayrılamazsınız. Yoksa siz daha Çınaraltı’na gelmediniz mi ?

5 Mayıs 2010 Çarşamba

SOKAK KAVESİ - ASMALIMESCİT




Trend... Bir zamanlar Taksim'de kafa dinlemek için oturduğumuz yerlerin hemen 2 sene içinde en popüler yere dönüşeceğini kim bilebilirdi ki... Tünel, başka deyimle Asmalı bundan çok değil 2 sene önce belli bir kesim tarafından bilinen ama Nevizade'nin gücünü yıkamamış, yıkmak da istemeyen bir yerdi. ya şimdi? Herkes Nevizade'nin gülü Akdeniz'de geçirdiği zamanları unuttu, Aslanım'da geçirdiği gençlik yıllarını sineye çekti. Varsa yoksa burası, Tünel. Hafta sonu adım atmakta zorlandığınız Asmalı'nın girişinde yer alıyor burası. The House Cafe'nin hemen yanı, sevimli Meksika restaurantı Picante'nin çaprazı, Pi'nin hemen karşısı. İsmini bilmediğinizi biliyorum. Meraklarla yaşayan biri olarak ben bile zorlandım ismini bulmada. Sokak kavesi yazıyor tentelerin ardında kalan duvarda. Fotoğrafıdır en iyi anlatan adresi. Yazın gelmesiyle beraber kaldırım cafeleri dolup taşıyor. Yer bulmak zor, bulunca kalkanı görmek de... Ee tabii bu da doğal olarak fiyatlara yansıyor. 50'lik biralar 7 TL, patates kızartması da aynı şekilde 7 TL oluvermiş bir anda. Hizmet güzel, biralar soğuk, mekan rahat. Lavaboya giderken geçtiğiniz restaurantın görünümü, labirent havası veren bir WC yolu, üst katta kapının hemen girişinde bulunan bir piyano farklı bir hava katıyor buraya. Hesap da ananemin dikiş kutusunda geliyor. Sizin için çektiğimiz fotoğraflarımızdan hem fiyatları hem de o meşhur dikiş kutusunu inceleyebilirsiniz... Ha bu arada, güneş görmediği için genelde serin olabiliyor. Siz yine de şalınızı çantanızda bulundurun. Bayan takipçilerimiz için... Erkekler üşümez. Saygılar efendim...

4 Mayıs 2010 Salı

AKDENİZ KOKOREÇ - ŞİŞHANE

Bir Pazar akşamı. Saat 19:00 civarı. Güneşli bir pazar sabahını işte geçiren biri olarak gelen teklifi reddetmedim ve alelacele soluğu Şişhane'de aldım. Nam-ı diğer Kuledibi'nde. Galata Kulesi'nin yurt dışında hissettirdiği atmosferi, etrafında bulunan az da olsa cafe-restoranlar geçmişimi sorgulamaya sevk etti beni. Neden burada ev tutmadım? İleri görüşlü olmadığım için tabii...

Neyse bir kokoreççi tanıtımında olmaması gerekenlerle başladığımız yazımızda gelelim kuzu etinin faydalarına. İstanbul'un ünlü kokoreççilerinden duyduğumuza göre dönem kuzu dönemi olduğu için kokoreçlerin en lezzetli zamanını yaşıyoruz. İnanın kokuları bile bir başka bu aralar. Zaten o kadar restaurant varken gelen geçenin arasında kokoreci seçmemizde kokular ana etmen oldu. Akdeniz Kokoreç Tünel'den Şişhane'ye inilen yokuşun hemen başında yer alıyor. Dışarıya atılmış sandalyelerde kokoreçinizi yerken garip garip bakan turistlerin dikkatleri arasında, köşede 1 TL'ye ananas dilimi satan seyyar satıcıların adeta haykırışları içerisinde kokoreç size farklı bir tat sunabiliyor. Lezzet açısından iyi, kokusu yok, temiz ve mekanın tuvaleti de yok, sadece lavabo ile idare edeceksiniz. Bu da bir dip not. Biraların üzerine yediğimizi de belli edelim. Normal bir zamanda yemeyiz... Saygılar

EFES 3, MASLAK


Efes 3 burada da, hani bunun 1'i, 2'si dediğimde garsona sadece 2'nin cevabını alabildim. Efes 2 duyduğuma göre Levent'te hizmet veren iyi bir tatlıycıyken şimdi anlatacağım Efes 3 Maslak'ta bir pideci. 1'i ise nedense bilen yok. Maslak'ta genelde pideler şirketlere yemeksepeti üzerinden gelir. Ya Adana Yüzevler'den yada İstinye'den. Pek bulunmaz. Yemek için çıktığımız bir öğle arasında yolumuz rastgele düştü buraya. Pide yiyelim dedik ve oturduk. Siparişler Kıymalı-Kaşarlı pide, Kuşbaşı-kaşarlı pide ve tavuk şişti. Kuşbaşı-kaşarı tercih eden biri olarak karşıma devasa boyutta bir pide çıktı. Restaurantlarda pideler yıllar geçtikçe küçülürken Efes büyütüyor sanırım. Hepsini nasıl yerim dememe karşın lezzet aldı beni götürdü ta dibine kadar... Fiyat 10 TL. Kola da 2 TL. Maslak'ta Dominos Pizza'nın, Weinerwald'ın sırasının en sonunda yer alan Efes 3 Maslak'ta pide yemek isteyenlerin tercihi olabilir. Çaylar ikram olduğu için heryerdeki gibi lezzetsiz. İnanın bunu yazmaktan bıktım.