22 Eylül 2011 Perşembe

GÜZELCEHİSAR - BEYKOZ - İSTANBUL



Açık büfe kahvaltılara, otellerdeki her şey dahil sisteme karşıyız… Açık büfe, tamamen bir göz boyama ve bir para ütme sanatıdır. Nasıl her şey dahil sistemde yemekler sadece görüntüden ibaret, içkiler adam öldürecek cinsten rezilse açık büfe kahvaltılarda da her şey özensizdir. Nasıl mı? Güzel güzel dizilen peynirler, hoş görüntüsü olan börekler, kıpkırmızı (!) domatesler ve niceleri…
Açık büfe kahvaltı için bugün Otağtepe’deyiz. Beykoz’a bağlı bulunan Otağtepe’deki Güzelcehisar Cafe Restaurant. Mekan yeşillikler içinde, kuş sesleri sessizliğinde, Otağtepe’nin de tepesinde bir yer. Otobüsle ulaşım imkanı yok. Ya taksiyle ya da kendi özel arabanızla gideceksiniz.  Büyük bir tepeyi tırmanacaksınız.
Güzelcehisar Cafe gerçekten İstanbul’da bulunması güç enfes manzaralardan birine sahip. Rumelihisarı’nın olduğu bölgeye neredeyse kuş bakışı bakıyorsunuz ve yeşille mavinin buluşmasının ne demek olduğunu öğreniyorsunuz. Manzara harika. Ama gelelim diğer özelliklerine. Açık büfe kahvaltının fiyatı tam 37.5 TL. Açık büfe saat 15′lere kadar açık tutulsa da malzemelerin yenilenme süresi zaman alıyor. Çay sıkıntısı büyük. Kendi imkanınızla çay alma olasılığınız olmadığı için garsonlardan çay servisini beklemek zorundasınız ki bu durum içler acısı. Kahvaltı biterken gelen çaylar, termostan doldurulan çaylar kahvaltı zevkinizin önüne geçiyor. Sadece peynir bolluğu ile dikkat çeken açık büfede yumurtalı ekmekler bir yıllık yağ ihtiyacınızı karşılayacak cinsten… Görüntüsü güzel olan kekler ile bir şeker hastası hayata gözlerini yumabilir siz de 1 hafta şeker almadan yaşayabilirsiniz. O derece rezil… Sarmalar kötü, kızartmalar özensiz, kahvaltının en önemli öğesi ekmekler ise fazla yemenize engel olunması için oraya konulmuş gibiler…
Evet, böyle bir mekan, böyle muhteşem bir manzaraya sahip olan mekan anca bu şekilde kötü işletebilir. Garsonların çok kaba olduğu yazılıp çiziliyor internette, ben pek şahit olmadım, herhalde ekip değişmiş. Öte yandan bu kadar yazdığım  yemek kalitesizliğine karşın alınan 37.5 TL, iki kişi 75 TL ile (babaanneme göre bir aylık pazar masrafı) çok daha güzel, daha elit daha kaliteli bir kahvaltı edebilirsiniz. Açık büfeyle göz doldurmanıza gerek yok. Manzarayı da geçtim. Sizi İstanbul’un en elit bölgelerinde denize sıfır bir bölgede kahvaltı ettirebilirim. Oradan da yürüyerek bir sahil turu atıp hemen yürüyerek kahvenizi yine en kaliteli yerlerde içmenizi sağlayabilirim. Açık büfe kahvaltı yaptıramam belki ama 37.5′a sınırsız çay ve bir kahvaltı tabağı veya bir peynir tabağı+güzel bir omlet, sucuklu yumurta+menemen yedirebilirim. Zaten pazar kahvaltısı da bu değil midir?

Gelin dönün manzara sevdasından. Asıl manzara bir masada ve asıl keyif de yemeklerin lezzetinde olur. Güzelcehisar’ı ve diğer açık büfeleri tavsiye etmiyorum. Çarşı açık büfeye ve her şey dahil sisteme karşı değil mi hala?

BEYAZ KÖŞK - MALTEPE - İSTANBUL



Böyle bir blog açıp insanlara yol göstermeye çalışmam İstanbul’u çok iyi bildiğimden değildir aslında. Belli bir bölge içerisinde yaşar, gittiğim bir yeri sevmem halinde sürekli gitmeye devam ederim, artı yönleri olsa da yeni yerler keşfetmemin önünü tıkamakta büyük rol oynar.
Nişantaşı’ndan Acıbadem’e taşınmamın ardından bu özellikten kısmen sıyrılmış olduk. Daha kalabalık, curcuna misali, tabiri caize g.t g.te oturmaktan sakinliğe geçiş yaptık. Yaşlanmadık baştan söyleyeyim
Geçelim mekanımıza… Dediğim gibi İstanbul’u pek bilmem, hep böyle bir yer arar bulamazdım. Sorardım, hep Taksim’deki Umut Ocakbaşı çıkardı karşıma. Burası Maltepe sahilde yer alan Adalar manzaralı Beyaz Köşk. Burada bulunmamızın sebebi ise bir sahur daveti. Hayatımda ilk defa sahurda dışarıdayım. Ama oruç tutmuyorum. Zevkini tutan arkadaşlar daha çok yaşamışlardır doğal olarak. Sahurda bir kahvaltı için buradayız yaklaşık 15 kişilik bir ekiple…
Sahurda kim olur dışarıda? Herhalde sadece biz oluruz mekanda derken gözlerime inanamadım. Saat 4′te Beyaz Köşk’te oturacak sandalye bile bulmak mümkün değildi. Dışarısı doluydu. İçeride ise 2 katlı büyük bir bölüm. İçeride yaz kafasından dolayı doğal olarak kısmen boşluklar vardı.
Öncelikle hep böyle bir yer aramamın sebebi masada bulunan mangallardı. Her masanın ortasına yerleştirilmiş bir mangal var. Sucuklar çiğ geliyor kendi damak zevkinize göre kendiniz pişiriyorsunuz. Çayınızı orada demliyorsunuz. Hatta kavurmalı yumurta istiyorsunuz. Bir tavada sadece pişmemiş kavurma geliyor ve siz yumurtalarınızı kendiniz kırıp mangalda yekten yapıyorsunuz. Hep aradığım bir mekandı sonunda buldum. Tabii böyle bir mekanı aramamın asıl amacı ise rakıydı. Ramazanda olduğumuzdan dolayı mekanda rakı yoktu ama fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla içkili bir mekan. İşte şimdi ortadaki mangalın zevki bir başka yansıyacak vücuduma…
Mekan son derece kalite bir yer. Fazlasıyla temiz, şık, titiz… Garsonlar aynı şekilde. Fakat rezervasyon yaptırmanızda fayda var. herhalde burası fazlasıyla dolu oluyordur.  Bir sahur daveti olduğundan dolayı fiyat açısından bir bilgim yok. Ama burası mutlaka denenmeli. Zevk alacaksınız. En önemlisi mekandan mutlu bir şekilde ayrılacaksınız.
şimdilik bu kadar. Ramazan’dan sonra burada bir rakı sofrası kuracağım. Asıl yüzünü o zaman göreceğiz. Tekrar dönüş yaparım.
Bu arada buraya pazar sabahları da gelebilirsiniz. Park olayını sorun yapmayın, valesi bile var hani..

Saygılar

POLONEZKÖY'DE KAHVALTI




İlk önce telaffuzu çok güzel, Polonezköy. Bomonti gibi…
Çocukluğu dar sokaklarda, kaldırımların üzerinde, plazaların içinde, ufacık parklarda geçen biri değilim. Uçsuz bucaksız plajlarda, fazla oksijenden dolayı eve yorgun dönmenize sebebiyet veren yemyeşil ormanlarda, 30 kişilik saklambaç ekibinde, en kısa ağacı İstanbul’un en uzun ağacına eşit olduğu yerlerden geldim bu şehire. Buranın denizi benim için ne deniz, buranın ormanı benim için ne ormandır. Ama yoklukta Polonezköy bile altındır.
Yıllardan beri duyduğum ama bir türlü gidemediğim Polonezköy’deyim. Bu yıl birçok konuda ilkleri yaşıyorum. Bir dönem Polonyalıların yaşamış olmasından dolayı Polonezköy adı verilen yere ulaşmak zor değil. Arabayla gitmek önemli. Yoksa olmaz. Anadolu yakasından Riva yoluna gider gibi buraya geleceksiniz. 1 saati bulur gelmeniz. Buraya gelmek mekan seçmekten daha kolay kuşkusuz. İki üç sokak başlı başına hep kahvaltıcı… Hepsi birbirinden farklı bir o kadar da aynı. Ağaçların altında kahvaltı etmenin zor olduğu bu şehirde iki üç nefes oksijen çekebilmek ve leziz şeyler yemek için buraya gelebilirsiniz.
Hemen notlara geçelim, konuları uzatmayalım…
1- Polonezköy’e gelmeden önce nereye gideceğinizi mutlaka bilin. Bilen birine sorun, mekan ismi öğrenin. Gördüğünüz ilk yere girmeyin. Ben yaptım siz yapmayın.
2- Polonezköy’e gelmekse niyetiniz girin bir fırsat sitesine ve oranın indiriminizi alıp gelin buraya. Ben tersini yaptım, siz yapmayın.  Ben 35′e yerken siz aynı kahvaltıyı 12′ye yiyin.
3- Buraya sadece kahvaltı için gelmeyin. Kendinize geniş bir zaman ayarlayın ve hiç değilse akşama kadar burada kalın. Sabah kahvaltınızı yapıp öğleden sonra da mangal yapın. Ben yapamadım, siz yapın.
4- İlk defa gelecekseniz fazla hayal kurmayın. Ben kurdum, hayal kırıklığına uğradım. Siz yapmayın…
5- Eğer gelecekseniz ve Riva’yı görmediyseniz buraya uğrayın. İstanbul’a dönüş yolunda Total benzinliğinin oradan sağ yolu kullanıp Riva’ya gidin. Onun da ismi güzel ve içi boş.Ama görün. Behlül’ün Riva’daki evini düşünün…
6- Fiyatlar 35 TL civarında… kişi başı. Eğer bu parayı verecekseniz hakkını da verin. Ne gelirse tüketin. İndirim sitesinden gelin, bakın tekrar söylüyorum. Çünkü birçok kahvaltıcı indirim siteleri tarafından kapatılmış olacak.
7. İmkanınız varsa yolun en sonunda bulunan Country Club’a gidin. Biraz daha pahalı olsa da hiç değilse hayvan görün. sıkılmadınız mı köpeklerden, kedilerden, kuşlardan… Gerçekten, bu hayvanlar dışında bir hayvan görmeyeli ne kadar oldu?
8- Polonezköy’de 35 TL verdim. 2 gün sonra Beşiktaş’ta kkahvaltı ettim. Kahvaltı tabağına 5 TL verdim. Menemene de 3 TL. Ve inanılmaz lezizdi. Siz benim demek istediğimi anladınız…

Ahmet Sivaslı, Polonezköy
(Çok havalı oldu)

JOLLY JOKER BALANS-TAKSİM-İSTANBUL



Uzun zaman olmuştu… Kendimizi rakıya verince soluğu meyhanelerde derin sohbetlerde bulmuş, konserleri bir kenara bırakmıştık. En son İstanbul Live’da Sulukule Roman Orkestrası’na gitmişim, bak şimdi hatırladım.
Evde müzik dinlerken bile mutlaka klibi de oynar arkada… Müzik görüntüyle birleşir ve tadından yenmez. Hele bu bir de soundtrack olursa işte o zaman keyif benimdir. Soundtrack hastası ve koleksiyoncusu biri olarak attım kendimi Jolly Joker’e… Başrol Halil Sezai Paracıklıoğlu’nun. Hani şu İncir Reçeli filmi… İzledik, izlettirdik, Issız Adam kadar yayılmamasına sevindik ve dinlemeye gittik. Gitmeden önce youtube’da araştırdık, Murat yılmaz yıldırım ile olan videolarını beğendik. Bildiğim maksimum 4 parçası bile 3 saat boyunca ayakta beklememe değdi. Neyse biz bırakalım bunları. Bu sitenin amacı mekan tanıtmaksa geçelim Jolly Joker’e…
Jolly Joker Balans nerede? Taksim Balo sokakta. Şöyle anlatalım. Nevizade’yi bulun. O dar kalabalık sokaktan geçin karşınızdaki bina Jolly Joker Balans’tır. Yeri inanılmaz kolay. Konserler genelde 23:00′te başlıyor. 21:00′de sıra başlıyor. 22:00′de kapılar açılıyor. 22:00′den 23:00′e kadar için diye 1 saat ayakta takılıp konserde haliniz kalmayabilir. Ama oraya gelen de bunun da konserden alınacak zevkin bir parçası olduğunu bilmeli… 23:00′e  yakın bir saatte giderseniz dar ama uzun konser alanının en arka sırasında kalabilirsiniz. Hele bizim gibi 30′una dayanmış kişilerseniz boyunuzun kısa olması muhtemeldir. Hani 1.73 bile kurtarmadı. Göremedim. Arkada daraldım ne yaptım.
Konser alanının hemen bir üç basamak yukarısında sigara içilebilen bir alan  var. Oraya çıktım ama ne oldu sanatçı arkadaşımızı canlı değil de barkovizyondan izledim. Ama yine de hissettim. Hiç değilse sıcak ve havasız değildi.
Fiyatlar… Konser fiyatlarına bir içki dahil DEĞİL… İçeride bira 10 tl. Asma katta yer alan barın önünde bir fiyat listesi var. Kocaman da yazmışlar. Ama aldanmayın. Birçok rakam yalan. Mesela MARTINI… Listede 15 yazıyor fakat 25 diyorlar. Bu bir ayıptır. Yapılmaz. Bu konu hakkında Jolly Joker’den bir açıklama bekliyorum. Mutlaka duyacaklardır. Böyle rekabetin büyük olduğu bir dönemde bu tip durum ifade edilemez.  Kalabalığa misafirlerinize aldanmayın. Bu İstanbul’da trend her sene değişir. Saygılılar işine özen gösterenler ayakta kalır.
Tuvaletler… Tuvalet sistemi düzgün. Hatta Taksim’deki Burger King’in tuvaletine benziyor. Hani o tuvaletimiz geldiğinde akla gelen ilk mekana…
Bodyguardlar… Şu ana kadar gördüğüm en düzgün ve nazik bodyguardlar. Cüsselerine güvenmiyorlar. 10 puan
Ses sistemi… Birçok mekana göre son derece iyi. Mekanın dar ve uzun olması bunun en önemli sebebi olabilir.
Jolly Joker’den bu kadar… Umarız bu hızımız devam eder ve bu tip mekanları daha da çok anlatma şansımız olur. Bu arada bloga artık bir de yurt dışı ekleyelim dedik. 1-2 ay içinde Beyaz Rusya’dan bildirebilirim.