30 Eylül 2013 Pazartesi

ADA PALAS BUTİK OTEL - BÜYÜKADA - İSTANBUL









Büyükada büyük bir evrim geçiriyor. Bir Büyükadalı sakin olsam, bu durumdan nefret ederdim. Sessizlik için adaya gelen veya burada yaşayan insanların evlerinin önünden artık her saatte yüzlerce insan geçiyor ve bunların yüzde 70'i artık Arap.

Büyükadalıların işi artık zor. Belli ki kaçıyorlar. Bir zamanlar hangi evde kimin oturduğunu bilen sıradan bir esnaf, manav, kasap artık bu küçüçük yerde yeni açılan otellerin hızına bile yetişemiyor.

Büyükada değişiyor. Esnaf kazanıyor, farklı tipte, kimlikte insanlar geliyor. Büyükada kültür şoku yaşayarak değişiyor. Maalesef her yer kebap ve at boku kokuyor. Ürünler kalitesiz, yemekler lezzetsiz, özentisiz. Neden? Çünkü artık burası bir turizm cenneti. Sen gelmesen de olur, nasıl olsa başka biri gelecek, eli mahkum.

Böyle bir Büyükada’da yeni açılan bir butik otel var. Gerçekten insana, kokuya, gereksiz kalabalığa bir ara veriyor. Ada Palas Butik Otel. Bu yaz başlayan ve adımı ‘Butik Ahmet’e’ çıkartan maceramızın bu yazki son durağı.

Yeni açılmış. Odalar sunta kokuyor. Eski bir konak. Yüzde yüz yenilenmiş. Hem de büyük bir zevkle. Odalar oldukça başarılı. En ince ayrıntıya kadar düşünülmüş. Yataklar, perdeler, abajurlar, her şey sizi bir saraya götürüyor adeta. Çeşme kadar olmasa da bir butik otel havası sunuyor.

Otel kadar oda kadar bahçesi de çok güzel, şirin. Kahvaltıları da hem göze hem de damağa hitap ediyor. Buranın bir geceliği 200-250 arası değişiyor. Bu parayı da gerçekten sonuna kadar hakediyor.

Butik Otel’i farklı kılanlardan biri sahipleriyle misafirlerin içli dışlı olmasıdır. Ne olursa olsun sahipleri de orada bulunmalı ve gelen insanların hatrını sormalı, onları dinlemeli, sıcaklık kurmalı. Emin olun böyle olunca o misafirler sadece konaklama değil sizin için de gelecektir.

Sözün kısası, Ada Palas Butik Otel Büyükada sınırları içerisinde her isteğinizi fazlasıyla karşılayabilecek bir yer. Her şey muazzam.

Her yerde bir hata bulurum, her yeri, her yiyeceği beğenmem. Emin olun burası çok güzel.

Bu arada Büyükada’da gidilecek yerler diye arattığınızda Habertürk’ten Balçiçek Pamir’in yazısı çıkabilir. Çok net yazmış. Ama tercihlerinin hepsi berbat. Bence dikkate almayın…

Saygılar





9 Eylül 2013 Pazartesi

CADDE 75 BUTİK OTEL - ÇEŞME - İZMİR



Yediğim içtiğim benim olsun, gezdiğim yeri değil kaldığım yeri anlatayım bu kez sizlere.

Çeşme Alaçatı’da öyle bir yerde kaldım ki iki günün sonrasında bir haftalığına gittiğim Bodrum Türkbükü’nden erken dönme kararı aldım. Alaçatı’da öyle bir yerde kaldım ki Türkbükü’nde her şeyi sorgular oldum. Öyle bir yerde kaldım ki Alaçatı’da, Türkbükü’ndeki otelde hep o yüzleri arar oldum. Bulamadım, geri geldim.

Bahsettiğim otel Cadde 75. Eğer yine Cadde 75 gibi güzel otellerde kalmak isterseniz HRS'ten rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Bir butik otel konsepti. ‘Butik Otel’in adına, ruhuna, felsefesine, literatürüne yakışır bir otel. Alaçatı’da. Hayatın yoğun şekilde aktığı merkeze yürüyerek sadece 5 dakika.

Okşan Hanım ve Lemi Bey bu cennetin mimarları. İzmirliler. 2002 yılında açmışlar bu oteli. İşlerinde oldukça profesyonel, ruhlarında da oldukça amatörler. Geçen yıllar heyecanlarından hiçbir şey kaybettirmemiş.

Her sezon başı hem yeni yüzlerle tanışacak olmanın hem de uzun yıllardan beri kendilerini bu otelde ziyaret eden ve artık bir ‘dost’ dedikleri eski misafirleri tekrar ağırlayacak olmanın heyecanını yaşıyorlar.


İzmir’in en güzel çiftlerinden biri olan Resimcioğlular, soyadlarını da farklı bir şekilde yaşatıyorlar. Yazın çalışıp kışın ise kültür turuna çıkan Okşan Hanım ve Lemi Bey, fotoğrafçılığa da oldukça düşkünler.
Güzel otelimizin masalarının bulunduğu yerin hemen arkasında Lemi Bey’in dünyanın birçok köşesinden çektiği harika resimleri görmek mümkün. yakında bu fotoğraflarla odalarda da karşılaşabiliriz, düşünme aşamasındalar.

Kaldığımız bir hafta boyunca havuz başında geçirdiğimiz süre zarfında otele ilk defa giriş yapanların yüzlerinde oluşan o tebessüm, huzurun, mutluluğun bir simgesi. Tarif edilemez bir görüntü.
Huzurun somut anlamı olarak değerlendirebileceğimiz bu otelde eşlerin, sevgililerin tartışma kavga etmeleri bile neredeyse imkansız. Farklı bir enerji, farklı bir sinerji.

Biz de biraz somut verilere dönelim.

Otelin çalışanları da en az sahipleri kadar huzur dolu, melek yüzlü. Hepsi özenle seçilmiş, kalifiyeli, kibar, titiz, çalışkan ve düzenli insanlar. Otelde her şey her an yerli yerinde. Bir sandalyenin duruşu, bir gazetenin katlanışı, bir şezlongun yeri bile santim santim aynı. Herkes bu konuda oldukça duyarlı.

Otel tertemiz. Odaların büyüklüğü oldukça yeterli. Banyolar insanın içini açan türden. Herkesin tercih ettiği yüksek tavanları var. Odalarda taş duvarlar da farklı bir hava katıyor.

Kahvaltı inanılmaz. Pişiler, omletler, menemenler, peynirler, domatesler şahane. Lemi Bey tarafından yapılan sunum harikulade, Okşan Hanım’ın yemekleri, hamburgeri, kekleri, kurabiyeleri dillere destan.

Fiyatlar dönem dönem değişiyor. Evet, bir beş yıldızlı otel fiyatında olabilirler ama insanlara verdikleri mutluluk paha biçilemez.

Bu otel, hayatımın da bir dönüm noktası. İlginç bir tesadüf eseri tanıştığım şansım, sevgilimle ilk baş başa kalıp birbirimizi tanıdığımız, bizi daha önce buluşturmayan zamana, geçen yıllara kinayeli gülümseyişimiz,  cennetin bu köşesinde gerçekleşti.

Özellikle bu sebepten ötürü hayatımın mihenk taşlarından biri yerine koyduğum bu otel, Alaçatı’daki Cadde 75 bizim gibi yeni misafirlerini bekliyor.

Bir kez burada kalınca, gittiğiniz bir sonraki otelde yine burayı, bir sonrakinde yine burayı, hep burayı konuşacaksınız, kıyaslama yapacaksınız. İkinci kez yine geleceksiniz.

Herkese iyi tatiller
Saygılar efendim

BY ŞÜKRÜ - BÜYÜKADA - İSTANBUL

Balçiçek Pamir’den okumuştum.  Bir Büyükada yazısıydı.  Rakı balık için sahildeki By Şükrü’yü önermişti.  Ona uydum. Yanıldım. Şu an bu satırları mekandan yazıyorum. Tamam manzara güzel tamam turistler hariç Büyükada güzel ama önümüzdeki beş çeşit meze tam bir hayal kırıklığı.  Peynir günlerce dolapta beklemiş gibi. Asla bir rakı peyniri değıl. Deniz börülcesi haşlanmaktan yok olmuş. Sarımsağın adı yok. Mezeleri bari ara sıcaklarla kurtaralım dedik. Kalamar söyledik olmadı. Hadi bir şans daha dedik. Bu kez tere
yağında karides tercih ettik ve bittik. 35'lik rakının son birer dublesini ekmekle yedik.  Hemen Büyükada’yı terk ederiz o saatte zor olur diye kahveyi sipariş edecek güç bile bulamadık kendimizde.  Balık yok. Hesap da 180 TL geldi iki kişi. Nasıl ?

Şu ana kadar bu blogda yer alan en kısa yazıdır. Notu alana…