13 Eylül 2010 Pazartesi

SCOTCH - NİŞANTAŞI



"Nasıl anlatsam, nereden başlasam" diyesim geliyor Mazhar Alanson gibi... İstanbul'un en farklı yerlerinden birinde geçirdim Cuma gecesini bu hafta... Niaşntaşı gibi bir yerde adeta bir pavyon esintisi... Lüks bir pavyon. Pistin etrafına sıralanmış, milyarlık localar, milyonlarca liralık bistrolar, girişi 35 TL olan kapısı... Bu hafta Scotch'dayız. Nişantaşı Scotch. Yılların mekanı...

Evet. Tamamen bu blogun gafletinden dolayı geldim buraya. Gece saat 2:30'da. İçerisi tıklım tıklım. Durun daha içeri girmeden dışarıdan notlar aktarayım size. Taksiyle geldiğimiz mekanın önünde 4 takım elbiseli görevli karşıladı bizi. Taksimizin bütün kapıları taraflarınca açıldı. Yürüdük, döndük sağa. Tünelden geçtik, x-ray cihazında bekledik, ulaştık kasaya. Post makineleri arasında görmekte zorlanacağız o kasaya kişi başı 35 TL ödedik. Para harcamaya hazır ruh halimizden dolayı eğlenceyi odak yaptık. Pist dolu, localar dolu. Mekanda girişte bile bir pavyon edası var. Loş ışıklar, bordo Osmanlı vari localar, garip, bıyıklı bir DJ, iki üç disco topu ve asıl önemlisi insanlar hatta kadınlar...

İstanbul gece aleminin tanınmış simaları var içeride... Beyaz'ın da burada bir locasının olduğunu belirtmekle beraber ünlü işadamı Aziz Yıldırım'ın yeğeni Neşet Yalçın kapatmış locayı eşiyle beraber... Çaprazımızda etrafı kesen 4 silahşorler. Çok Güzel Hareketler Bunlar'ın hıyarlı babası Şahin Irmak, yanında Asuman Krause'nin eski sevgilisi, talk şovcu Önder Açıkbaş, birçok filmde ve dizide gördüğümüz tiyatrocu Ruhi Sarı ve yanlarındaki dördüncü şahıs... Buranın müdavimleri oldukları hallerinden ve selamlaşmalarından anlaşılıyor... Bu ve bunlar gibi onlarca tanınmış sima. Bu isimlerin yanında kendini 'Don Vito Corleone' zanneden sahte mafyacıklar, yanlarında Rus, Hollandalı güzeller. Hollandalı dememe şaşırdınız mı? Valla ben gördüm. Hem de hemen arkamdaydı. Siyah, bol pantolonu, kırmızı dekolteli gömleği, kırmızı ruj ve ojeleriyle bakışlar üstündeydi. Kim mi o? Belki siz tanımazsınız ama Star'da bir dönem yayınlanan Yabancı Gelin'in Hollandalı güzeli. Lorraine... Lorraine'nin yanında Rus olduğu tezini getirdiğim alımlı, mini etekli bir kadın ve önünde oynadıkları, ona karşı oynadıkları, yorgun ama çapkın bir iş adamı (!) Biraz tedirgin, biraz çekingen. O evde aslan kesilenlerden. Localar değişiyor. Bu kez oğulları geliyor, yanlarında güzel ama bir değişik kızlarla. Hepsi birer Ezel. Polat değil...

Ama genel kanı ne olursa olsun başarılı, paralı, yerli kafa eğlencesini benimseyen, pavyon edasını lüks bir semtte ve yerde yaşamak isteyen erkekler burayı tercih ediyor. Kimileri çapkınlık peşinde kimileri ise gerçekten eğlence.

Scotch uzun yıllardan beri burada hizmet veren bir yer. Yılların gedikli mekanı. DJ'yi yıllardan beri aynı, sahibi de... Konsept ve gelenler de... Mekanda sadece Türkçe müzik çalınıyor. Hareketli Türkçelerden. Dans pisti, üçlü beşli kadın gruplarıyla, av peşinde olan azgın tekelerle, birinin onlara yakışıklı deyip kaldırdığı kaslı görünen ama yağlı genç, dalyan erkeklere dolu...

Kadınlar aynı tip. Saçlar sarı (sahte), fönlü, mutlaka mini etekli, ateşli, lensli, kartal gözlü, tecrübeli, evrensel, yerel...

Kısaca burası mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Özellikle zengin koca arayıp, evli olmasına aldırış etmeden takılmayı bir farz bilecek kadınların yeri de olabilir. ama grup şeklinde kendi arkadaşlarınızla da gidebilirsiniz. Kendine has, belli bir tarzı var Scotch'un...

Son olarak maddiyattan bahsedelim. Biz kendimize oturacak bir yer bulamadık. Çünkü oturacak yer bulacak kadar çok paramız yok. Şişe açtırmak gibi zevklerimiz de yok. Ayakta takıldık 2-2.5 saat. yeri geldi kafa güzelliğinden dans ettik, yeri geldi şarkılara eşlik ettik. Mekan girişinde 35 TL ödedik, buna bir içki dahil. Biz vodka enerji olarak belirledik rotayı. 4 kişi birer adet aldık. Yetmez dedik. Bira almaya gittim bir centilmen (!) olarak, ve mekanda bulunan tek bira olan Miller'lara tanesi 20 TL'den bıraktım onların kasasına. Bira ne oldu? 10 dakika sonra tuvalete gittiğimde teslim ettim geldiği yere... Bira içmekteki amaç elimiz boş durmasın. Geçtim masayı hadi...

İşte burası böyle... Şahsına mühnasır olduğundan belki de İstanbul'da tarzına yaklaşanı bile bulunmadığından mutlaka gidip görmenizi isterim. Eğleneceksiniz, biz eğlendik... Sonuçta Scotch, yıllardan beri var, bir efsane, bir ekol...

BİR DE GOOGLE'DAN ALDIĞIM BİLGİLER VAR! BUNLARI DA BİR OKUYUN DERİM BEN!
*İçeri girdiğinde kafası sıfıra vurulmuş, Gucci pabuçlu, Vacheron Constantin saat takmış trendy erkeklerin, DJ’in çaldığı Misket havasıyla hoppaaa diye oynadığını görürsen şaşırma.

*
DJ dahil, personel 1960’lardan beri hiç değişmedi. Mekanın girişinde ilk yıllarından kalma bir fotoğraf var. Bütün ekip aynı! Dikkat ettin mi bilmem hepsi bıyıklı. DJ Yusuf diğer arzu nesnesi DJ’ler gibi pek havalı değil, saçları klasik, hatta bıyıklı.

*
Eski gazinolarda görebileceğin tuvaletçiler bir tek burada var. Kapının önünde peçete ve kolonya ile bekliyor.

*
Scotch’a giden hanımlar ayna dansı yapmayı unutmasın! Scotch’un pist kenarları aynayla kaplı olduğu için orada Ayna Dansı diye bir şey var. Ruslar ve benim gibi dalgacı Türkler yapıyor. Aynanın önüne geçip kendini okşaya okşaya dans ediyorsun.

*
Yalın, Emre Altuğ, Deniz Seki, Okan Bayülgen, Teoman, Nükhet Duru, Beyaz, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ hep orada. Nişantaşı’nın en elitleri ile Dolapdere’den gelenler bir arada. Arada Rus hanımlar da var.

Hiç yorum yok: